KABUL

Hepimizin bizi sarsan, huzur anlarımızı baltalayan, pratiğimizi gölgeleyen veya hayatımıza yük olan stres faktörleri var. Bunlar ya değiştirmek istediğimiz, ya yokmuş gibi davranmaya çalıştığımız ya da istemediğimiz şeyler genelde.
 
Zorlu işyeri ortamı, ödenmesi gereken faturalar, ev işleri, hayatımızdaki zehirli insanlar – zaman zaman hepsi bize “sahip oluyorlar”, bizi tüketiyorlar veya bizi ruhsal olarak gerçek benliklerimizden uzaklaştırıyorlar. Kabul, bunların size veya hayatınıza sahip olmasına izin vermemeniz anlamına gelir. Varlar. Var olmaya devam edecekler.
 
Kontrolümüz dahilinde olan stres faktörlerinin kendileri değil, bunlara verdiğimiz yanıttır. Yükleri ve zorluklarıyla birlikte hayatı kabul etmek, her şeye rağmen gelişmemize yardımcı olur. Problemleri gözümüzde büyütmek yerine, onları yolculuğun bir parçası olarak tanıyıp kabul edebilir miyiz?
 
Çünkü biz insanlar, çoğu zaman hayatımızı ve uygulamamızı gölgeleyen olumsuz şeylere odaklanırız, ancak olumlu anlar veya olaylar da uygulamamızı gölgeleyebilir. O aşk, o büyük başarı, harika tatil ya da arkadaşlarla dışarıda geçirdiğimiz o muhteşem gece hakkında düşünmeden duramayız Tabi ki bu anlar da var vehayatımızın bir parçası olmaya da devam edecek .
 
Ancak bazen bu anları kovalamaya veya farklı koşullar altında onları yeniden yaratmaya çalışırsak, içinde bulunduğumuz anı kaybederiz. Bu anlara fazla bağlanmak, bizi iyi bir yaşamdan veya insanlarla anlamlı bağlantılardan uzaklaştırabilir.
 
Bu nedenle tevazu ve bağlanmama, sağlam bir yoga pratiğinin ve iyi bir yaşamın temel bileşenleridir. Harika anları büyüterek, şimdiki zamanın pahasına geçmişte yaşayarak, bu anıların bize “sahip olmasına” izin veremeyiz.
 
Kabul etme hissi bir uygulamaya (ve hayata) sakinlik, gevşeme ve hatta güven duygusu getirir. Kendi “mükemmelliklerimizi” ve “kusurlarımızı” görmek ve bunların bizi biz yapan şeyler olduğunu görmek, kendi iç güzelliğimizi gerçekten deneyimlememize ve yaşamlarımızda dengeyi bulmamıza olanak tanır.


Kategoriler: Uncategorized

Tags:,