SAVAŞÇI OLMAK

Şiva’nın oğlu olan Virabhadra, dayanılmaz bir ıstırabın ürünüdür. Şiva’nın eşi Sati öldürüldükten sonra, Şiva acı içinde saçlarını yolmuş ve örgülerinden Virabhadra ve ateşli tanrıça Kali doğmuştur. Sonrasında Şiva onları, komuhtan yapmış ve Sati’nin ölümünün intikamını almaya yollamıştır. Tıpkı Şiva gibi, kurtarmak için yokederler: Gerçek düşmanları egodur. Egonun kellesini alarak, Virabhadra ve Kali bizlere mütevaziliği öğretir.

Virabhadrasana pozlarını uygularken, savaşa eylemlerinin sonuçlarına tutunmadan girmek durumunda olan, 360 derece görüşü olan ve her şeyi görebilen bir  savaşçı gibi düşünmeyi öğreniriz. Yoga pozlarında her yöne bakabiliriz fakat bunu yaparken merkezimizi korumayı ve her yöne çekilmemeyi araştırırız. Virabhadrasana bize hayat meydanına çıkmayı ve varlığımızın merkezinde kalmayı öğretir.

Yogik bakış açısıyla savaşçı kimdir?

Yoga esnasında içine girdiğimiz formlar da alan açmaya başlar ve kalbe, zihne, bedene hassasiyet, netlik ve açık farkındalığı davet eder. Yoga’da savaşçı kendi korkularına dümdüz, yargısız ve sakin kalarak bakabilen, korkusuz ve cesur kişidir. Her koşul altında an içinde olanı net ve açık biçimde görebilmek ve kalbini açabilecek cesareti gösterebilmek ise savaşçının yoludur. Savaşçının yolu, daima ‘mutluluk’ dolu olmaktan ziyade, karmaşık ilişkiler ve duygular dünyasında yolunu netlikle görebilmek ve bulabilmeyi öğrenmektir.

Savaşçı olmak zor zanaat, evet. Hele ki sürekli tepki veren bir zihne sahip bir savaşçı olmak! Savaşçı pozları, şiddetin sadece yoketmek için değil, bizim dürüstlük, şefkat, ve sevgi dolu bir zihin haline erişme araştırması içinde gereken gücü nerede bulacağımızı hatırlatmak için olduğunu gösterir.

Bu bağlamda, Patanjali’nin ‘chitta prasadanam’ olarak tanımladığı tatlı ve coşku dolu bir bakış açısı yoga pratiğinin kalbidir.

Nasıl pozu belli bir şekilde yapmaya başlarız fakat pozun içindeki çalışma her zaman giderek derinleşir, aynı şey uygulamamızı matın üzerinden gündelik hayata taşıdığımızda da olur. Yoga uygulaması, gerek matta, gerek hayatta işler zorlaştığında başlar. Bu zorlukların içnden geçerken netliği kaybetmemeyi ve nezaketi bırakmamayı öğrenmekse hediyemizdir.